Jose Mourinho’dan İngiliz basınına olay tabirler: “Fenerbahçe’de bunu yapamam”
Fenerbahçe Teknik Yöneticisi Jose Mourinho, Chelsea’nin 2005 yılındaki şampiyonluğunun 20. yılı için İngiliz basınından The Telegraph’a açıklamalarda bulundu. Eski kaptanları John Terry ve Frank Lampard ile buluşan Mourinho’nun Fenerbahçe ile ilgili sözleri büyük dikkat çekti. İşte ayrıntılar…
“KİMSE ONLARI UMURSAMIYOR”
“Arsenal’liler, Man United’lılar, Man City’liler 2004-05 Chelsea’sini umursamıyorlar. Tıpkı biçimde biz de Chelsea olarak Yenilmezler’i (Arsenal’in namağlup şampiyon olduğu kadro) ya da ne yaptıklarını umursamıyoruz. Kıymetli olan bizim ne bildiğimiz. Ne yaptığımızı ve ortamızda neyi paylaştığımızı biliyoruz.”
“BENİ İSTEMİYORLARDI”
Chelsea’ye gitmemin nedeni Roman Abramovich ve Peter Kenyon ile yaptığım görüşmelerdi ve kulübün amacı, benim amacımdan evvel, mümkün olan en kısa sürede Premier Ligi kazanmaktı. Ve natürel ki bu birinci dönem olabilirdi ve motivasyon da bu olmalıydı. Roman’ın temelde bir zihniyet değişikliği istediğini hissediyordum. Stamford Bridge’e birinci sefer Porto ile oynadığım Şampiyonlar Ligi finalinden evvel gittiğimi hatırlıyorum. Salı günü finale yükseldim ve Çarşamba günü Chelsea-Monaco maçı için Stamford Bridge’e gittim. Yanıma gelen birinci adam bana ‘Seni burada istemiyoruz, Ranieri’yi seviyoruz’ dedi. Bu benim Stamford Bridge’deki birinci tecrübemdi.”
“ŞAMPİYON OLACAĞIMIZ MAÇI SÖYLEDİ”
John Terry: “Jose maçlardan bloklar seçer ve burada üç puan, şurada üç puan kaygısı. Nisan ayındaki Bolton maçına ve ondan evvelki Fulham maçına değindi ve ligi kazanacağımızı söyledi. ‘Eğer işler yolunda giderse’ üzere bir şey değildi. ‘Ligi orada kazanacağız’ formundaydı. Bu dönemin başındaydı ve o sırada 14 puan önde değildik. Belirli noktalarda muhakkak iletiler veriliyordu ve bu iş bitmiş üzere hissediliyordu. Dürüst olmak gerekirse, daha evvel hiç bu türlü bir şey görmemiştim ya da o konuştuğunda her şeyi içine alan ve onun üzere biri için savaşmak ya da ölmek isteyen oyuncular görmemiştim. O özel bir adam, nitekim o denli.”
“FENERBAHÇE’DE ‘ŞAMPİYON OLACAĞIZ’ DİYEMEZDİM”
“Porto’ya geldiğimde onlara şunu söyledim: ‘Gelecek dönem şampiyon olacağız’. Fenerbahçe’ye gidip ‘Gelecek dönem şampiyon olacağız’ diyemezdim. Bunu hissetmeniz, elinizde ne olduğunu bilmeniz gerekir. Gelmeden evvel Chelsea oyuncularını âlâ tanıyordum. Onları inceledim, tahlil ettim. Yanlış bir seçim yapmak istemedim. Yanlışsız kulübe gitmek istedim. Öbür kulüplerin imkânları vardı, bu yüzden tahlil ettim ve bunu gördüm. Bu potansiyeli gördüm.”
“ÖZGÜRLÜĞE SAHİPTİM”
“Chelsea’de tutmak istemediğim kimi yeterli oyuncular vardı. Jimmy Floyd Hasselbaink düzgün bir oyuncuydu. Fakat Didier üzere değildi. En küçük ayrıntıya inecek olursak, Didier’in ön direkte kaç tane savunma kornerini temizlediğini bilmek isterdim. Bunu kaç kere yaptığını ve bunun daha az gol yemek için ne manaya geldiğini bilmelisiniz. Bu oyuncuların ayrıntılarına indim. Chelsea’nin güzel oyuncuları vardı ancak ben yapbozu çok âlâ bir formda tamamlayabilecek farklı profile sahip farklı oyuncular istedim. John Terry nasıl kaptan olarak ortaya çıkabilirdi? Lampard orta alanda nasıl maestro olarak ortaya çıkabilirdi? Kimi oyuncuları çıkarıp yerlerine öbür oyuncular almam gerekiyordu. Bunu yapabilecek özgürlüğe sahiptim.”
“HER ŞEY BAŞIMDA OTURMUŞTU”
“Antrenman biçimimizin grup üzerinde bir tesir yaratacağını biliyordum. Bunun oyuncular için yeni bir şey olduğunu biliyordum. Motivasyonlarının yüksek olacağını biliyordum. Bugün neysem o vakit da o denli olduğumu biliyordum. Bugün pek çok antrenör çok taktiksel fakat o devirde pek çok antrenör çok taktiksel değildi. O dönem öncesi bizim için her şey bir oyun modeliydi, prensiplerdi, her şey çok netti. Grubu kurma biçimim açıkça şu rol için bu oyuncu, bu iş için bu oyuncu biçimindeydi.”
“KADRO ZATİ İYİYDİ”
“Elbette olağanüstü oyuncular aldık. Lakin fantastik oyuncular aslında oradaydı. Lampard, Joe Cole, Terry, William Gallas, Eidur Gudjohnsen. Bu adamlar aslında oradaydı fakat bizim farklı bir kültüre muhtaçlığımız vardı. Ve bence farklı kültür birinci günden çabucak başladı. Her şey rekabetçiydi, her vakit iki gollü resmi bir oyunla olmasa bile her idman rekabetçiydi. Daha sonra onlara tatlı bir halde ‘hayvanlarım’ derdim. Büyürken ‘hayvanları’ hissettim. John, Frank, Didier, Makelele, bu adamlar geliyordu. Benim istediğim doğrultuda geliyorlardı.”
“ERKEK OLDUĞUMUZU GÖSTERDİK”
“Blackburn maçı erkek olduğumuzu herkese gösterdiğimiz bir maçtı. Çamur dolu bir gece maçıydı. Bebek yoktu. Hakem kartları unuttu ve biz de başardık. Robben’in ayağını kırdığı duygusal tekmeye karşın. Tüm bunlara karşın. Petr Cech, çamurda çılgın bir performans sergileyerek sonucu korumak için savaştı. Maçın sonunda bunun bir futbol grubu olmadığını, tıpkı vakitte bir küme gladyatör olduğunu hissettim. Birebir vakitte bir küme savaşçı. Çamur ya da hoş bir gün olması fark etmez, biz her şeye hazırız. Yağmurda ve gök gürültüsünde Chelsea taraftarlarımız vardı. Bu yüzden maçın sonunda çocuklara formaları çıkarmalarını söylediğimde iki niyetim vardı. Birincisi, taraftarlar için forma zira onlar için çok şey tabir ediyor. Başkası de onlara kim olduğunuzu göstermekti. Onlara bedeninizi, gücünüzü göstermek. Elbette o vakitler herkesin şimdiki üzere karın kasları yoktu. Ancak fark etmezdi, karın kaslarınız olmasa da bedeninizi o dövüşe koyduğunuzu gösterirdiniz. Yani bu çok şey tabir ediyordu.”
