Arda Turan’dan Galatasaray itirafı: Beni istemediler! Shakhtar’da en büyük amacım…

Hürriyet, Slovenya’nın Ljubljana kentindeki yeni dönem hazırlıkları kampına birlikte gittiği Arda Turan’la futbol ideolojisini konuştu.

Eyüpspor’da teknik yöneticiliğe adım attığın an en büyük hayalin neydi?

“Eyüpspor’daki bütün hayalimi gerçekleştirdim. Teknik yönetici olarak Şampiyonlar Ligi’ni, Ukrayna Ligi’ni, La Liga’yı, UEFA kupalarını kazanmak istiyorum. Oynadığım turnuvalarda en güzelini yapmaya çalışıyorum. Sahiden taktiğime ve sistemime güveniyorum. Oyuna güveniyorum ve gelişimi daima takip ediyorum. Zorluyorum bu bilgiyi alabilmek için. Tıpkı vakitte rekabetçiliği de bırakmıyorum. Rekabet etmeden de bu iş olmaz lakin rekabet ederken de öğrenmek mümkün.”

“OYUNU SEVİYORUM VE MUKADDERATINI DEĞİŞTİRECEĞİME İNANIYORUM”

“Oyunu, hayatı yaşamayı, eğlenmeyi çok seviyorum lakin hiçbir şeyi bu oyunun önüne koymadım. Bu, bana daima kazandıran bir şey oldu. Bir şeyi yaparken daima kusurdan, yanlıştan konuşuyoruz fakat daima yargılanıp karşı taraftan negatif olarak da başlamak çok büyük avantaj. Zira olağan bir şey yaptığınızda bile o sizin için olumlu oluyor. Bazen yargılanmak avantaj olabiliyor. Ben olağan Arda üzere davranıyorum. 2 çocuk babası, futbola daha çok konsantre olmuş, futbolu seven ve geliştirmeye çalışan biriyim. Oyunun yazgısını değiştirebileceğimi inanıyorum.”

Shakhtar’da seni birinci tebrik edenler kim oldu?

“Atletico Madrid’den Barcelona’dan o kadar nezaket dolu bildiriler geldi ki… Ayrıyeten ülkemizde Ferit Şahenk’inden Galatasaray Kulübü’ndekilere hatta Brezilya’daki grup arkadaşlarıma kadar herkesten ileti geldi. Cedi Osman aradı. Çok seviyorum Cedi’yi, süper bir çocuk. Türk sporu için çok güzel bir örnek. O yüzden onunla gurur duyuyorum.”

“EYÜPSPOR BANA KUSUR YAPMA BAHTI VERDI”

“Eyüp için Murat Özkaya ve Fatih Kulaksız nitekim bana çok düzgün bir çalışma ortamı sağladılar. Bu çok kıymetli bir şey. Onlar bana yanılgı yapma bahtı verdi. O yüzden onlara daima sonsuza kadar teşekkür edeceğim. Bana bu türlü bir fırsatı verdiler. Benim için çok büyük bir baht. Buraya geldiğimde doğal insan sahiden imreniyor. Söylenecek hiçbir şey yok.”

“Yani şöyle söyleyeyim. Tişört giyip idmana çıkıyorum. O kadar herkes işini yapıyor ki, kimse kimsenin alanına girmiyor ki, söylenecek hiçbir şey yok. Bir tane olumsuz yorum ve dedikodu yok. Ben yalnızca teknik, taktik ve idmanla ilgileniyorum. Alana çıkıyorum, Darijo Srna sağ olsun, her şeyi hallediyor. Sana bile ne kadar profesyonel kolaylık sağladıklarını görüyorsun.”

Futbolculuğunda Avrupa’da bir Türk kadrosuna karşı oynadın mı?

“Evet, Beşiktaş’a karşı oynadım.”

Şimdi yeniden Beşiktaş’a karşı oynayacaksın?

“İnşallah. Direkt Beşiktaş diye düşünürsek yanılgı yaparız. Karşımızda güçlü bir rakip (Tampere) var. Güzel savunuyorlar. Üçlüyü beşli üzere oynuyorlar. Deplasmanda yapay çimde oynayacağız. Hiçbir maç kolay değil. Malta’da kazandığımız 1 puan ile EURO 2008’e gittik. Beşiktaş’a karşı oynamak büyük bir erdemdir. Türkiye’nin en büyük topluluklarından biri. Onlara hürmetim sonsuz. Ben çok yeterli bir Galatasaraylıyım. Rakiplerime hürmet duyarım.”

Shakhtar Donetsk kadrosunda Türk oyuncu görme talihimiz var mı?

“Türkiye’de çok yeterli oyuncular var lakin elimizde de çok yeterli oyuncular var. Darijo Srna ile şunu konuştuk; elimizde genç, antrenmanlara yeterli yanıt verebilecek bir kadro var. Gel, bak, nerede eksiklik görürsen kimi istiyorsan onu gidip alabiliriz, dedi. Şu an yalnızca kadroya ve kadronun eksiklerine odaklandım.”

“KENDİME İLİŞKİN FİKİRLERİM VAR”

Oyuncularla 2 gündür berabersin. Tepkileri nasıl oldu?

“Bir kez saha içinde futbol lisanını konuşabilecek, günlük bağlantısı sağlayabilecek İngilizcem ve İspanyolcam olduğu için bana yetiyor. Futbol geçmişim var. Yapmadığım ve inanmadığım bir şeyi onlara anlatmıyorum. Bu oyunu oynayabilmek için fizikî olarak en yeterli durumda olmamız lazım. Sonra taktiğimle ilgili savunma ve hamleyle alakalı kimi prensiplerim var. Shakhtar’da Eyüp’e nazaran biraz daha birebir baskı, savunmayı çeşitlendiren planlarımız var. Zira kenar oyuncularımız daha tesirli, onları daha az koşturabileceğimiz savunma sistemleri arıyoruz. Hansi Flick ile Diego Simeone’nin sistemlerini biliyor ve yakından takip ediyorum. Kendime ilişkin fikirlerim de var. Kopyala-yapıştır yapmıyorum. Fatih Terim’den de bir sürü şey öğrendim mesela. Hepsini birleştirdim.”

Biraz Simeone, biraz da Terim karışımı Arda Turan mı?

“Karşıya geçiremeyebilirim lakin öteki türlü bağlantısı sağlayıp geçirebilirim. Oyuncuya anlatmak çok kıymetli. Dünyada daima emsal taktikler uygulanıyor ancak benim sana nasıl dokunacağıma oyuncu karar verir. Ben oyunculara sahanın her yerinde bir plan veriyorum. Bununla ilgili de bir ısrar usulüm var. Düzenek ve otomanizm. Tekrar egzersizleri, üstüne gitme ve yapmayacağım bir şey var. Başarısızlıklar olabilir lakin doğrularımda ısrar edeceğim. Biz o doğrular sayesinde ligin rekorlarını kırdık. Rakiplerimiz 30 saniyede karşıya geçiyordu. O koşullar beni buraya transfer etti.”

“FUTBOL ÇOK ZOR”

“Oyuncularıma tepkim, oyuncularımla olan irtibatım.. Futbol çok güç. Gereğince anlaşılmadığını düşünüyorum. Uzun yıllar ruhsal şiddet görüyorsun bilmeden. 19 yaşında çocuk atarsa çok yeterli, atamazsa çok makûs. Eyüpspor’da psikoloğumuzdan çok yararlandık. Danışan kapalılığını koruyarak bize daima anlattı. Oyuncularımıza bu formda yaklaştık.”

“MiLLi KADRO OLAYI BENi ÇOK SALLADI”

Kariyerinde sallantılı olduğun an hangisi?

“Milli ekip olayı beni çok salladı. Hayat o denli bir şey ki, Buyruk Dizdarevic beni Slovenya’da ulusal grup kampında beni son günümde aldı, diyor ki; ‘Arda, sen ağlıyordun, ben ağlıyordum.’ Barcelona’da, ülkesinin ulusal grubunda oynamış bir oyuncuyum, ağlıyorum. O da benle bir arada ağlıyor. Bugün o kampa Shakhtar Teknik Yöneticisi olarak geliyorum. O da burada, kapıda zati direkt ona sarıldım. Hayat kıssalarla dolu. Ben şuna inanıyorum: Şayet düzgün niyetle çalışıyorsanız, karşı tarafı yargılamıyorsanız, merhametliyseniz yol size bulduruyor. Sorunlu durumlarda da hoş şeyleri bulabiliyorsunuz. Çok keyifli bir hayatım var bu yüzden.”

“YAPTIĞIM iŞLER TAKDiR EDiLESi”

Chelsea’ye attığın gol Londra’da mıydı? Ne hissettin o an?

“Evet. Eyüpspor’la şampiyon olurken ne büyük bir coşku yaşıyoruz. Yaptığım şeyler sahiden takdir edilesi. Brezilyalı, Ukraynalı oyuncuların gösterdiği histen anlıyorsun ne olduğunu. Bu çok kıymetli ve hoş bir şey. Zira 11’e yakın Avrupa’da kupa kazandım. Bunların hepsinde temel etkenlerden bir tanesiydim.”

MUSTAFA CENGiZ BENi G.SARAY’DA iSTEMiYORDU

“Senin Eyüp’teki başarın hakkında bir tabirim var; tahminen de Türkiye’de en istenmeyen futbolcuları bağrında barındıran bir kulüptü Eyüp.”

“Kimsenin benim kadar istenmemişliği olmamıştır. Barça ve Atletico’de oynamış biri olarak, Mustafa Cengiz benim Galatasaray’dan içeri girmemi istemiyordu. İstenilmemeyi de düzgün bilirim. Onları en güzel ben bilirim. İkinci talih, potansiyeli ortaya çıkarma… Futbolcularımın yine eğlenmelerini sağladım. Onlara evvel insan olduklarını hatırlattım.”

DADILAR, ASLIHAN’A YARDIMCI OLUYOR

Ailene gelelim… Hamza, Asil, Aslıhan.. Nasıl olacak?

“İnşallah savaş bir an evvel biter, barış sağlanır ve buraya gelirler. Karım, süper bir bayan. İki evladımızı mükemmel yetiştiriyor. Çocuk sahibi olmak, âlâ bir aile bizim hayalimizdi. Her sabah 6’da kalkıyor, iki çocuğumuzu okula götürüyor ve sonra alıyor. Dadılar, Aslıhan’a yardımcı oldu. Aslıhan, dadılara değil.”